Nesiller boyu diye başlar bir toplumun kazanımlarını, uğradığı haksızlıkları veya herhangi bir olgunun devam edişini anlatan hikayeler.
Ya da övünür birileri bizim neslimiz başardı, yaptı, zaferi elde etti diyerek. Kimi umutlarını beklentilerini yükler nesillere kimileride nesilleri emanet eder belirli bir zümreye. Kimi dindar nesil ister kimi sorgulayan eğitimi arzulayan bir nesil. Sanki nesil bir hamurda şekil vermek için hep birine ihtiyaç varmış gibi davranış gösterilir.
Olumlu anlamda bir ahlak kuralı belirir, geleceği şekillendirecek bir araştırma sonuç verir sonucunda nesilden nesile aktaracağız denir. Nedir bu nesil, nesiller nasıl yetiştirilir nasıl şekillendirilir nesillerden nasıl faydalanır zihnimi kurcalar durur bir müddettir. Nesil insanın bulunduğu zaman diliminde kendi zamanından insanlar ile ait olduğu gruptur. Çünkü onlar aynı normlarla büyümüş aynı eğitim sisteminin kazananı/kaybedeni olmuş aynı yaşam savaşını vermiştir.
Bir millet altın nesli her zaman bulamaz. Bulduğunda değerlendirmek yönetimlere kalmıştır. Günümüze geldiğinde farklı farklı ama hepsi birer altın nesiller bulunmaktadır. Ülkemizin bu nesillerden faydalanma durumunu incelersek oranımız oldukça düşüktür. Çünkü sahip olduğumuz nesilleri iyi eğitemedik ama iyi bir din eğitimi verdiğimizi sandık. Mevcut eğitim sistemi başı açık anne çocuğa bağıran kötü davranan, başı kapalı anne ise ona şefkat gösteren konumuna gelmiştir. Bunun üzerine yazacak birşey söylenecek bir söz kalmamıştır. Nesilleri şekillendirmek ancak eğitimle olur. Bir toplum eğitilmezse kör olur ve nesil kararır.
Aydın neslimiz ile muasır medeniyet seviyesi o kadar da uzak değil.